çok hassas
O kadar hassastı ki, aynı anda ölüm ve korku arasındaydı, onun ve benim hafızamda düzenlenmiş olarak hayal etmiştik, söylediğim tüm saçmalıklara dayanamadı, antika olan her şeye, her şeye ahşap, her şey duman gibi yanan her şeye takıntılıydı.
Ona güvercin değil de beyaz kuş verdim, sanki kuş şeklinde melekler şeklinde görmüş gibi beyaz bir kuş verdim.
Uzun süre evde kalmayı sevmezdi ve gökyüzünü severdi, gökyüzünü yalnız bir vatan, bedenleri sevmeyen ve seksin cazibesine kapılmayan yalnız bir vatan gibi severdi.
Aşktan, aşkın boşluklarından, sanki çözülmemiş bir meseleymiş gibi konuştukça daha çok kekeledi.
Konuşmamasından ya da ben ona doğru giderken beni görmesini engelleyen kısa görüşlülüğünden incindim, zalimliği bana ve bekaret aşkım için susuzluktan ölen zavallı kuşuna kayıtsız kaldı.
Bizim için dua etmiyordu ama bizim için dua etmeyi bıraktı.